Gündeme ilişkin açıklamalarda yer alan Babacan şu ifadeleri kullandı:
“Biz artık seçim sonrasına bakıyoruz. Bu ülkenin, bu hükûmetle düzelecek hiçbir yanı değil. Bununla fazla artı ilgilenmemek lazım. Bundan Böyle biz iyice seçim sonrasına odaklanmış durumdayız. Tüm ekiplerimiz tercih sonrası uygulanacak yol haritasını, eylem planlarını çalışıyor. Dünyada seçimi kazanıp, ülkeyi kaybeden çok lider, parti, koalisyon var. Biz sadece seçimi kazanmakla kalmamalıyız. Ülkeyi de kazanmalıyız. Bunun da yolu her konuda detaylı hazırlıktır.
Plan, program, eylem planları çok zahmetli işler. Biz hazırladığımız her şeyin önce bütçesini hesaplıyoruz. Gün veriyoruz. Bu ciddi bir meslek; alın teri, düşünce teri. Biz işimizi yüzde yüz hukuk içerisinde yapıyoruz. Bütün meşru çalışıyoruz. Onun için korkmuyoruz. Hukuk dışarıya çalışanlar, yasal dairenin açık havada çalışanlar korksun. Bir gün nasıl olsa tüm bunların hesap günü kazanç.
İdari denetleme olur, yargı denetimi olur, Meclis denetimi olur. Seçim kampanyası dönemine girelim, Türkiye değişecek. Bugün susan çok kurumun ve kişinin dar konuşabildiğini göreceğiz.
“TÜRKİYE BU DURUMA DÜŞMEMELİYİDİ”
AİHM ’deki dosya sayısında Türkiye senelerdir ilk iki ülkeden birisi oldu. Birkaç yıl işler akıcı gitti. Ondan sonra tekrar bozuldu. Nihayetinde bu iş Avrupa Konseyi üyeliğiyle alakalı risklere doğru aşama aşama gidiyor. Türkiye fiilen Avrupa Konseyi ’ne başından beri tam aza olan bir ülke olarak bu duruma düşmemeliydi.
Hukuk çerçevesinde kalma kaygısı bir kere ortadan kalktıktan daha sonra iş diğer mecraya giriyor. Sözde bakan hukuksuzluk talimatı veriyor. ‘Siz yapın geçin, arkadan mahkeme emri gelsin ’, diyor. Bütün bir vurdumduymazlık, hukuk tanımazlık. Elle tutulur, ipe sapa gelir bir şey yok. Seçim sonrasına hazırlanmak gerekli. Düzelmelerini beklemiyorum.
Kürt sorunu çalıştığımız bir konu. Sorunun varlığını kabul etmek gerekiyor. Erdoğan geçen sene Diyarbakır ’a gitti, ‘Bir Zamanlar ne söylediysem arkasındayım ’ dedi. Ankara ’ya döndü, çark etti. Diyarbakır ’da diğer, Bahçeli ’nin yanında diğer konuştu.
Ankara ’da oturduğunuz yerden veya Bahçeli ’nin konutundan, partilerin genel merkezinden konuşmak basit. Gelin, ‘Kürt sorunu var mıdır, yok mudur? ’ diye Kürt vatandaşlarımıza sorun. Partimizin çatısı altında çözüm sürecinin içinde olan, artısıyla, eksisiyle, her şeyiyle o sürece vakıf olan arkadaşlarımız var. Bu işin hafızası manâlı. Tarihten ders alırsanız, aynı hataları tekrarlamazsanız daha iyi bir gelecek herkesi bekler.
“BAHÇELİ, TAMAMEN KAPALI BİR KUTU”
Bahçeli, ayrıntılarıyla kapalı bir kutu. Ne zaman ne oluşturacağı belli olmayan bir insan. Siyasi geçmişine bakın; durup dururken, aniden pozisyon değiştirebiliyor. 2014 seçimlerinde ‘Bundan cumhurbaşkanı olmaz ’ diye meydan meydan dolaştı, sonradan 2018 ’de ‘Bizim adayımız Recep Tayyip Erdoğan ’dır ’ diye çıktı. U dönüşünü niye yaptı? Haberdar Olan yok. Kendi partilerinde doğru düzgün karar süreçleri işliyor mu, bilmiyorum. Bu değin kapalı kutu çalışan birisinin aniden dönüş yapmasıyla ülke seçime gidebilir.
Aza olalım ya da olmayalım, Avrupa Birliği sürecini fazla kıymetli görüyoruz. AB normlarının, ülkemizde her alanda standartları kuvvetlendirmek için iyi bir niyet olduğunu düşünüyoruz.İdeal hedefleri Avrupa Birliği ’nde görüyoruz. Çünkü insana değer veren, hak ve özgürlükleri önceleyen, demokrasiye bedel veren bir yönetim anlayışını Avrupa Birliği ’nde daha sağlam görüyoruz.”
İTTİFAK MESELESİ
Cumhurbaşkanlığı adaylığıyla alakalı maddi isimler üzerinden ağız dalaşı veya değer biçme yapmanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Birazcık daha seçime yaklaşmamız gerekiyor. Eğer karşılıklı adaylık söz konusu olacaksa, bu ittifakta olan partilerin konuşması gereken konu. Biz bugün itibariyle herhangi bir ittifakta değiliz.
İleride ne olur, bilemiyoruz. Eğer bir ittifak olacaksa, bu ittifakın mümkünse bir iki taraflı aday çıkarması daha tercih edilecek bir modeldir. İttifakta olmayan bir partinin cumhurbaşkanı adayı doğal olarak kendi genel başkanıdır. İttifakta olacak partilerin iki taraflı namzet belirlemesini fazla faydalı görüyorum.”