Danıştay ’a açılan davanın dilekçesinde yönetmeliğin Anayasa, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu ve Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Anlaşma ’ye tutarsız olduğunu belirtildi.
Davacı Bülbül, yönetmelikle mutlak korunması gereken alan olarak sit alanlarının daha önce verilen adalet kararlarıyla bağdaşmayan faaliyetlere açılmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Bülbül, “Yönetmelik, sıkça değişikliğe uğramış ve değişikliklerin bir kısmı Danıştay tarafından iptal edilmiştir. Son değiştirme ile de; koruma altındaki alanlar idareye verilen takdir yetkisi sınırlarını aşan bir yetki ile enerji şirketleri ilk önce elde etmek üzere birçok tesise açılmaktadır” dedi.
“YÖNETMELİK TABİAT VARLIKLARINI TALANA VE YAĞMAYA AÇMAKTADIR”
Dilekçesinde yalnızca Okumuş ’da 111 sit alanının olduğunu ve Anayasanın 63. Maddesindeki “Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır.
Bu varlıklar ve değerlerden özel mülkiyet konusu olanlara getirilecek sınırlamalar ve bu nedenle yargı sahiplerine yapılacak yardımlar ve tanınacak muafiyetler kanunla düzenlenir” hükmünü hatırlatan Bülbül, “Bu kapsamda Devletin, tabiat varlıklarını koruması ve geliştirmesi; Anayasal bir yükümlülüktür. Buna rağmen; iptali istenen mevzuat, tabiat varlıklarını talana ve yağmaya açmaktadır. Maden alanının sonra eski haline döndürülemeyeceği açıktır” ifadelerini kullandı.