Hızlandırılmış tren faciasında 17 yıl sonra karar

Tarih 22 Temmuz 2004 ’tü. İstanbul Haydarpaşa ’dan kalkan Yakup Kadri Karaosmanoğlu adlı tren Ankara ’ya gidiyordu. Trende 230 yolcu vardı.
Sakarya ’nın Pamukova ilçesi ’ne yan Mekece Köyü yakınlarında viraja her zamankinden daha çabuk girdi.

Çünkü dönemin iktidarı, geleneksel treni, en yoğun hatta, yetersiz altyapıya rağmen aceleyle yaptığı birtakım yüzeysel düzeltmelerle “Hızlandırılmış tren” bildiri etmişti. Uzmanlar uyarmıştı ama dinleyen olmamıştı.

Tren raydan çıktı. Ortalık mahşer yeriydi. Kaza haberi çabuk yayıldı. Yolcu yakınları telefona sarıldı. aniden kazanın olduğu bölgede onlarca telefon çalmaya başladı. Lakin onlarcasına cevap veren yoktu. Çevrede yardıma koşanlar telefonları açamadı. Netice korkunçtu. 41 birey ölmüş 89 kişi yaralanmıştı.

BİNALİ YILDIRIM SORUŞTURMA İZNİ VERMEDİ

Bu değin ölüm ve yaralanmaya rağmen TCDD yöneticilerinden bir tek kişi bile yargılanmadı. Cumhuriyet Savcılığının TCDD Genel Müdürü Süleyman Karaman hakkında soruşturma açılması talebi Ulaştırma Bakanı Binali Şimşek kadar reddedildi.

SADECE İKİ MAKİNİST TOPLAM 8 AY TUTSAK KALDI

Bütün yargılama iki makinist ve tren şefi üstünde yapıldı. İlk suçlama sonunda bir makinist 2 yıl 6 ay hapis ve 1000 TL adli para cezası, diğeri 1 sene 3 ay hapis ve 733 TL adli para cezasına çarptırıldı. Tren Şefi Köksal Coşkun ise beraat etti.

Karar birçok kez temyiz edildi. Temyiz yargılması sonunda makinist Fikret Karabulut ’un 15 bin 784 TL adli para cezasıyla, makinist Recep Sönmez ’in ise 47 bin 352 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verildi. Cezalar birer ay arayla 20 eşdeğer takside bölündü ve ertelendi.

Bu karar da temyiz edildi.

Sonuçta Yargıtay 12. Dairesi, bundan böyle davanın zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle 25 Aralık 2019 tarihinde sanıklar hakkındaki ulus davalarının düşmesine karar verdi.

Faciada bunca ölüme karşın Türkiye Cumhuriyeti ’nin verdiği canice, makinist Fikret Karabulut 5 ay, ikinci makinist Recep Sönmez ise 3 ay tutsak kalmasından ibaret kaldı…

TÜZÜK MAHKEMESİ ’NE BAŞVURDU

Kazada eşini, eşinin kardeşini ve iki yeğenini kaybeden Serap Sivri Anayasa Mahkemesi ’ne başvurdu. Yakınlarının ölümüyle sonuçlanan olay hakkındaki yargılamanın mantıklı bir süratle yürütülmediğini ve bu sebeple olayın sorumlularının cezalandırılmadığını belirterek hayat hakkının ihlal edildiğini savundu.

Yüksek Mahkeme yaptığı incelemede şu değerlendirmelerde bulundu: 

Yargılamanın bütününde yapılan işlemler ve bozma kararlarının içerikleri dikkate alındığında davanın zamanaşımı sebebiyle düşmesinin sebebi davanın sürüncemede bırakılmış olmasıdır. Bu bakımdan yargılamanın akla uygun bir özen ve yürütüldüğü söylenemez. Sanıkların bir cezasızlık nedeni olan dava zamanaşımından istifade etmesine neden olacak surette akılcı bir özen ve çabucak suçlama yapılmaması sebebiyle yaşam hakkının yöntem boyutunun ihlal edildiği sonucuna ulaşılmıştır. Ama Anayas7nın 38. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kabahat için daha sonra yürürlüğe giren kanunda öngörülen daha uzun dava zamanaşımı süresi geçmişte işlenen suç yönünden uygulanamadığı için kararın bir örneğinin bitmiş yargılama tamamlanmak üzere Suç Oluşturan Mahkemesi ’ne gönderilmesi olası görülmemiştir.

HÜKÜM

Yaşam hakkının usul boyutunun ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA, Anayasa ’nın 17. maddesinde teminat altına alınan yaşam hakkının usul boyutunun İHLAL EDİLDİĞİNE, Net 50 bin TL manevi tazminat ödenmesine, Kararın bir örneğinin data edinmesi için Sakarya 2. Ağır Suç Oluşturan Mahkemesi ’ne GÖNDERİLMESİNE,

OYBİRLİĞİYLE karar verildi.

Yorum yapın

SMM Panel PDF Kitap indir