Kızıldeniz’in “istilacısı” aslan balığı Ege’de de yayılıyor

AKDENİZ, MERSİN (AA) – Küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle beraber Akdeniz‘de yoğun olarak görülen Kızıldeniz‘in istilacı türlerinden aslan balığı, Ege Denizi’nde de sıklıkla görülmeye başlandı.

Hint Okyanusu ve Büyük Okyanus’un batı kısımlarında, Kızıldeniz’de, mercan kayalıklarında yaşayan aslan balığı, Süveyş Kanalı üzerinden Akdeniz’e 1990’lı yıllarda giriş yaptı.

İklim değişikliği, sulardaki ısınma gibi nedenlerde bilhassa 2012’den sonra kısa sürede yayılan aslan balığı, İzmir kıyılarına kadar çıktı.

Karaburun’da toplu halde görülmeye başlanan aslan balığının yayılmasını uzmanlar da yakından izliyor.

Karaburun’da dalış merkezi işleten eğitmen Hamdullah Aras, bölgede yaklaşık 30 yıldır profesyonel dalış yaptığını, geçen yılın sonunda ilk önce aslan balığına rastladığını, diğer dalgıçların da karşılaştığı aslan balıklarının sayılarının şipşak arttığını açıklama etti.

Bu balığın bilhassa Seferihisar kıyılarında yoğunlaştığını ifade eden Aras, şöyle konuştu:

“Bizim dalış yaptığımız yerlerde görülüyor fakat dokunmadığınız sürece olumsuz bir etkisi değil. Renkli bir görünüşü olması nedeniyle su altı fotoğrafçılarının ilgisini çekiyor. Bu balığı bakmak için gelip dalış yapanlar vardı fakat son aylarda gitgide artarak yaygınlaşmasıyla böyle istek yok artık.”

4-5 yılda İskenderun’dan İzmir’e geldi

Adnan Menderes Üniversitesi (ADÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Belli Başlı Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Murat Bilecenoğlu ise bu balığın Akdeniz’de ilk olarak 1991 yılında raporlanmasına rağmen 2012’de Lübnan açıklarında görüldükten daha sonra çabucak yayıldığını, 2014’te İskenderun Körfezi’nde raporlanan balığın, 2018-2019 yıllarında İzmir kıyılarına ulaştığını aktardı.

Aslan balığının tuzluluk, sıcaklık gibi faktörlere dayanma gücünün yüksek olduğunu, Akdeniz’in en istilacı türleri aralarında yer aldığını ifade eden Bilecenoğlu, balığın Ege’deki ilerleyişini endişeyle takip ettiklerini kaydetti.

Bilecenoğlu, “Ortam, yeni istilacı türlerin gelmesine gebe, çünkü Süveyş Kanalı açık. Burası açık olduğu sürece etkileri kestirilemeyen bambaşka canlıların Akdeniz’e, oradan da Ege’ye gelmesi mümkün.” ifadelerini kullandı.

Aslan balığının Antalya ve Muğla’da bazı restoranların menülerinde yer aldığına, dikenleri ayıklandıktan sonra pişirilerek servis edildiğini aktaran Bilecenoğlu, bu türle, avcılık aracılığıyla çaba edilmesi gerektiğini ifade etti.

Aslan balığını “fazla çok yemek yiyen” ve “fırsatçı” diye tanımlayan Bilecenoğlu, şunları kaydetti:

“Bilhassa kıyısal balıkları çok önemli miktarlarda tüketiyor. Aslan balığını tehlikeli yapan ayrıca çok yemek yiyen olması ve dikenlerinin zehirli olması fakat diken açık havada bir bezginlik değil ve eti tüketiliyor. Son günlerde aslan balığının mide içeriğine karşın çalışmalar var. Hangi balıklarla daha fazla beslendiğini görebileceğiz. Bizim en büyük korkumuz ise kıyı balıklarını çok yemek yiyen bir şekilde tüketiyor olması.”

Orfoz ve lagostaki azalmanın etkisi

Ege Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Okan Akyol da İzmir’de ilk kez Seferihisar kıyılarında görülen aslan balığının 7 ayda Karaburun’a ulaştığını, gelecek yıllarda Çandarlı ve Edremit körfezlerine yayılmasını beklediklerini belirtti.

Akyol, “Aslan balığının en büyük tüketicisi orfoz ve lagos balıkları. Ama son yıllarda denizlerimizde orfoz ve lagos azaldı. Avlanması yasak fakat bir şekilde bunu avlıyorlar maalesef. Bu da aslan balığının daha da yayılmasına sebep oluyor.” dedi.

Tarım ve Orman Bakanlığının balon balığı avcılığını desteklediğine dikkati çeken Akyol, “Aslan balığına böyle bir destek az önce değil, gelecekte olabilir fakat Bakanlığın aslan balığının restoranlarda tüketilmesine yönelik projeleri ve programları var. Sonuçta bu balık yenebilen ve leziz olduğu söylenen bir nesil. bundan başka aslan balığının ileride avlanma yarışması gibi faaliyetler de olacağını duyduk.” diye konuştu.

Yorum yapın

SMM Panel PDF Kitap indir